İNSANLIK KAFEİN ZEHİRLENMESİ YAŞIYOR

İNSANLIK KAFEİN ZEHİRLENMESİ YAŞIYOR
Doktor, Hayata Dair
Hasan Sami Özvarinli Dr. Hasan Sami Özvarinli 0 8 Nisan 2025

İNSANLIK KAFEİN ZEHİRLENMESİ YAŞIYOR

Günümüz insanı sürekli yorgun ama bir o kadar da ayakta kalmak zorunda. İş, okul, sosyal hayat derken hepimiz gün boyu yüksek tempoya ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu yorgunlukla savaşmanın en yaygın yolu ise: kafein. Ama bu uyarıcı madde, farkında olmadan bize büyük bir fatura kesiyor olabilir. Kahve, çay, enerji içecekleri, kola, çikolata ve bazı ilaçlar… Neredeyse hepimizin günlük rutininin içinde. Bir fincan kahvede ortalama 80-120 mg kafein var. Günde birkaç fincan kahve, bir enerji içeceği ve bir iki çikolata derken çoğu insanın aldığı kafein miktarı, önerilen sınırların çok üzerine çıkıyor. Ve bu durum sadece uyku düzenimizi değil, kalbimizi de ciddi şekilde etkiliyor. Kafein, beynimizde ve kalbimizde dinlenme sinyali veren adenozin adlı bir maddeyi baskılayarak çalışır. Bu sayede uykumuz kaçar, kendimizi daha enerjik hissederiz. Ama sorun şu ki, adenozin aynı zamanda kalp damar sağlığı için de önemli bir rol oynar. Özellikle 40 yaş altındaki bireylerde, kalp krizi sırasında kalbi koruyan “kollateral damar” dediğimiz yan yolların gelişimi adenozin sayesinde desteklenir. Yani adenozin baskılandığında, bu hayati damar ağı yeterince gelişemez. Bu ne anlama geliyor? Genç bir birey, ani bir kalp krizi geçirdiğinde eğer kollateral damarları yeterince gelişmemişse, kalp dokusu oksijensiz kalır ve hasar daha büyük olur. Ne yazık ki son yıllarda genç yaşta kalp krizine bağlı ani ölümlerde artış gözlemleniyor. Bu artışın nedenlerinden biri de yoğun ve uzun süreli kafein tüketimi olabilir. Kahve satışı yapılan yerlerin artışıyla, genç yaşta kalp krizi geçiren hastaların artış oranının aynı oranda olması rastlantı değil! Toplum bunu mRNA aşılarına bağlıyor olsada pandemiyle birlikte market raflarında ve sokaklarımızda inanılmaz miktarda artan kafein satış yerlerinin artışı ve aşırı kafein tüketimi bunun gerçek sebebi gibi gözüküyor. Enerji içeceği, çikolatalar, soğuk kahve, kola ve daha onlarca ürün market raflarında çoğunluğu oluşturuyor. Son 10 yılda kafein odaklı bir tüketime insanlık teşvik ediliyor. Kafein masum değil ama tamamen zararlı da değil. Dozunda kullanıldığında dikkat artırıcı ve zihinsel performansı destekleyici olabilir. Ancak sürekli, bilinçsiz ve aşırı tüketildiğinde; uykusuzluk, çarpıntı, kaygı bozuklukları, sindirim sorunları, bağımlılık ve en tehlikelisi kalp damar hastalıkları riskini beraberinde getirir. İnsanlık belki de “uyanık kalma” arzusuyla kendini tüketiyor. Daha fazla enerji için daha fazla kafein, ama sonuçta daha fazla yorgunluk ve daha fazla hastalık. Belki de artık bedenimizi dinlemeyi, kaliteli uykuya öncelik vermeyi ve doğal enerjimizi yeniden keşfetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Kafein, hayatımızda sadece bir yardımcı olmalı, başrol değil.

Kafeinin Etki Mekanizması ve Adenozinin Rolü:

Kafein, esas olarak adenozin reseptörlerine (özellikle A1 ve A2A) bağlanarak onların aktivitesini engelleyen bir psiko-uyarıcıdır. Normal şartlarda adenozin, bu reseptörlere bağlanarak:

• Sinirsel aktiviteyi yavaşlatır,

• Nöronların uyarılabilirliğini azaltır,

• Uyku ve gevşeme hissi oluşturur,

• Koroner damarlar dahil olmak üzere damarları genişletir.

Bu nedenle, adenozin vücudun “freni” gibidir, dinlenme ihtiyacını haber verir. Ayrıca kalp ve beyin dokusunda, özellikle iskemik durumlarda koruyucu bir rol oynar.

Kafein, bu reseptörleri bloke eder ve:

• Dopamin ve noradrenalin seviyelerini artırır,

• Dikkati, ruh halini ve motivasyonu yükseltir,

• Yorgunluk hissini bastırır,

• Kan basıncını ve kalp hızını artırır,

• Özellikle koroner damarların gerektiğinde genişlemesini sınırlar.

Ergenlikte sinir sistemi hala gelişim aşamasındayken, bu tür sürekli müdahaleler sirkadiyen ritimlerin bozulmasına, uyku kalitesinin düşmesine, anksiyetenin artmasına ve uzun vadede uyarıcı bağımlılığına neden olabilir.

Kolateral damarlar ise yaşla birlikte, özellikle kronik iskemik süreçlerde gelişen alternatif kan dolaşımı yollarıdır. Genç bireylerde bu damarların gelişimi sınırlıdır. Bu nedenle, genç yaşta yaşanan akut koroner sendromlar (örneğin kalp krizi) daha ağır sonuçlar doğurabilir.

Polonya Araştırmasından Verileri:

Polonya’da yapılan bir çalışmada (Kozłowska ve ark., 2021), ergenlerin günlük ortalama kafein alımının 95,54 mg olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, ergenlerin %12,2’si, vücut ağırlığı başına 3 mg/kg’lık güvenli sınırı aşmıştır. Bu dozlar; uyku problemleri, sinirlilik, baş ağrısı ve taşikardi ile ilişkilendirilmiştir.

🔗 Kaynak: Kozłowska A, vd. “Caffeine Consumption and Its Determinants in Polish Adolescents.” Int J Environ Res Public Health. 2021 Jul;18(14):7426. doi:10.3390/ijerph18147426

Amerikan Pediatri Akademisi (AAP) Tavsiyeleri:

• Ergenler için günlük maksimum kafein dozu 100 mg’ı geçmemelidir,

• Enerji içecekleri 18 yaş altı bireyler için tamamen yasaktır,

• Kafein, uyku eksikliği veya yorgunluk telafisi için kullanılmamalıdır,

• Ergenlerde sağlıklı uyku ve dengeli uyanıklık kültürü geliştirilmelidir.

🔗 Kaynak: American Academy of Pediatrics. Pediatrics. 2011;127(6):1182–1189.

Modern bir ergenin günlük kafein alımını örneklersek:

Ürün Miktar Kafein İçeriği

Sütlü kahve 400 ml 130–200 mg

Enerji içeceği 500 ml 160–240 mg

Siyah çikolata 50 g ~30 mg

Toplam 320–470 mg

Bu miktar, ergenler için önerilen güvenli sınırın 3 ila 4 katıdır. Örneğin 50 kg ağırlığında bir birey için maksimum günlük doz 150 mg’dır (3 mg/kg × 50 kg).

Sonuç

Kafein kısa vadede dikkati ve performansı artırabilir, ancak ergenlikte aşırı ve sürekli tüketimi, uyku düzenini bozabilir, anksiyete riskini artırabilir, bağımlılık oluşturabilir ve sinirsel-damar düzenlemeyi olumsuz etkileyebilir.

Kalpteki kolateral damar oluşumu yaşla bağlantılı fizyolojik bir süreçtir ve mevcut bilgiler ışığında genel damar daraltıcı etkisi ve tansiyon üzerindeki baskısı, ergenlikte dikkatle ele alınmalıdır.

Kaynaklar:

• https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34207087

• https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10262944

• https://www.health.com/effects-of-caffeine

• https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0890856718318847

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir